ALTIN OĞUL- PIERCE BROWN (KIZIL İSYAN 2) || YORUM &ALINTILAR

1/06/2016 , BY Mosepati -



Kitap: Altın Oğul
Orijinal Adı: Golden Son
Yazar: Pierce Brown
Yayınevi: Pegasus Yayınları
Çeviri: Selim Yeniçeri
Yayın Tarihi: Kasım 2015
Sayfa Sayısı: 483
Tür: Fantasy, Dystopia


Altın yüzlerden oluşan bir denizde sürükleniyorum. Burada sadece güçlü olan hayatta kalabilir. Sadece akıllı olan yönetebilir. Hâlâ oyun oynuyorum ama bu, oyunların en ölümcülü. Ben yüzyıllardır köleleştirilen halkımın kılıcıyım. Bağışlamayacağım. Ve unutmayacağım.

Mars Enstitüsü’ndeki amansız rekabetten zaferle çıkan Darrow, namı diğer Azrail, yönetici seçkinler arasında saygın bir konuma yükselmiş, en zalim ve zeki Altınlara; Eşsiz Yaralılara katılmıştır. Ancak Darrow onlardan biri değildir: Geleceğin yalanlar üzerine kurulu olduğu, trajediyle dolu, unutamayacağı ve affedemeyeceği bir geçmişi vardır.
Sistemi içeriden yıkma hedefine ulaşmak için herhangi bir Altın değil; en iyi, en güçlü, en zeki, en vazgeçilmez Altın olmalıdır. Halkını aydınlığa çıkarmasının başka yolu yoktur ancak bu yol boyunca attığı her adım, Darrow’un kendi gölgesini biraz daha karartacaktır.

“İlk kitaptan çok üstün bir devam kitabı; öncülünü akla gelebilecek her bağlamda bir adım öteye taşıyor… Bilimkurgu hayranları için yılın en iyi kitabı olmaya aday.”
-Tor.com-

“Pierce Brown’ın evreninde ilkellik ile yüksek teknoloji yan yana geliyor; aldatmaca ve kahramanlıkların dozu artıyor, macera da asla hız kesmiyor. Darrow ise daha ağır fiziksel ve duygusal çatışmalara giriyor.”
-Amazon.com, Seira Wilson-

“Sürükleyici… Altın Oğul normalde bir üçlemenin son kitabından beklenecek, distopyaları yerle bir eden türde bir macera ve klişelere başkaldıran bir devam kitabı.”
-Entertainment Weekly-

“Hikâyeyi Enstitü’nün dar alanından çıkaran Altın Oğul, Brown’ın edebiyat dünyasındaki ilk eserinden de başarılı bir kitap. Çatışma daha kapsamlı bir boyut kazanıyor ve çocuk oyunu olmaktan çıkıp Güneş Sistemi’nin kaderini belirleyecek gerçek bir savaşa dönüşüyor.”
-Library Journal-

“Kızıl Yükseliş’ten daha tehlikeli; aldatmacaları ve sürprizleri ise onunkiler kadar heyecan dolu. Sonunda ağzınız açık kalacak ve Brown’ın tam anlamıyla özgün, fazlasıyla nefes kesici serisinin sonunu dört gözle bekleyeceksiniz.”
-Booklist-

(Tanıtım Bülteni)



Her ne kadar ilk kitabı hatırlamıyor olsam da bu serinin Açlık Oyunları serisiyle karşılaştırılması beni rahatsız ediyor. Tamam, o seri de beni -ilk kitabıyla- heyecanlandıran bir seriydi ancak o seri finale doğru temposunu düşüren bir seri benim açımdan. Bu serinin 2. kitabında ise böyle bir düşüş gözlemlemedim. Hareketlilik, aksiyon hiç tükenmedi temposu gayet yüksek bir kitaptı, merak unsuru hiç eksik olmadı.

Darrow karakteri kendini geliştirdi falan diyemeyeceği çünkü Darrow ilk kitapta da böyleydi diye hatırlıyorum. Adımları, kararları... Hedefe giderken yaptığı her hareket akıllıcaydı. Bana göre yazar onu en baştan oluştururken güçsüz biri olarak oluşturmamıştı.

Kitapta fazlasıyla karakterimiz var ve bunların çoğunu okumaktan ben zevk aldım, favorilerimdi.  Okurken yazarla ilgili düşündüğüm; karakterleri kaybetmekten hiç çekinmediği, bizi şaşırtmaktan hoşlandığıydı.

Genelde bilimkurgu okumaktan hoşlanmam ama yazar bilimkurguyu, distopyayı gayet iyi harmanlamış. Kendini okutan akıcı bir dile sahip kitap. Romantik kitaplardan hoşlanıyorsanız bu kitapta ele avuca gelecek bir ilişki yok diyebilirim. Ama düello, kanlı dövüşler, iktidar mücadeleleri, entrikalar, yer yer zihin oyunları, sırtından vurma... Bunlardan hoşlanıyorsanız eğer Altın Oğul'u okumaktan zevk alacağını biliyorum diyeyim. Bu kadar eminim.

Pierce'in mi karakteri budur yoksa Darrow için, seri için, düşündüğü genel yapı mıdır bu bilmiyorum ancak kitap her ne kadar zehirli bir sistemde oluşturulan sınıfsal durumu ortadan kaldırmayı, mücadele eden adamı anlatıyor olsa da bununla eşit miktarda sevgiyi ve dostluğu her satırda, her kelimede, sarılışta hissettim.

Kitabın beğendiğim geri kalan özelliklerinin dışında yazarın bir özelliği ise bu yukarıda bahsettiğim durum, P. kitap yazdıkça seve seve alıp okuyacağım belli..

Kitabın sonlarına doğru bu yazar ne yapar da bizi meraktan çatlatır diye düşündüm ve öyle de oldu. Gider ayak tekme yemiş gibi hissettim ama değdi. Çok çok beğendim. Son kitapta ne olup ne biter hiçbir fikir yürütemiyorum.


 
 
"O halde umuda veda et ve umutla birlikte korkuya. Pişmanlığa veda et: Değer verdiğim her şeyi kaybettim."

***
 
"Çekersen, milyonlarca insanın köle olarak yaşaması gerektiğini kabul edeceksin. Henüz doğmamış olanları düşün. Ben olmasam bile, bir başkası yükselecek. Bundan on yıl sonra. Elli yıl sonra. Bin yıl sonra. Bedeli ne olursa olsun zincirleri kıracağız. Bizi durduramazsınız."
 
***
 
"Saray oyunları iğrenç ve ikiyüzlüdür. Sen bunun için fazla dürüstsün. Kurtların, onuruna düzenlediği ziyafete katılmaktan mutluluk duyan bir kuzu gibi."
 
***
 
"Dostlarımın bana sırt çevirdiğini hissediyordum. Ve gerçeğin zerresini bile bilmiyorlardı."
 
*** 
 
"Nedense, büyük kötülükler yapma potansiyelim olduğunu düşünüyorum. Belki nedeni suçluluk duygusuydu. Belki Eo'yu hiç tanımadığım bir hayatın korkusu."
 
*** 
 
"Eşsizler beni selamlamak için yumruklarını göğüslerine vurdular. Canavarlar. Akıntıyla sürükleniyor, gücü takip ediyorlardı. Oysa gücün değişmediğini hiç anlamıyorlardı. Güç sabitti. Akıntı değil, dağdı. Kolayca yön değiştirmek, güveni kaybettirirdi. Ve güven beni hayatta tutuyordu."
 
***
 
"Katil olarak ün salmamın nedeni tam olarak buydu; böyle durumlarda avantaj kazanmak. Gerçekte içimden geçenleri bilseler, dostlarımı tek tek katlederlerdi. Bu bir kumardı."



Puan:

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder